Orijinal Yazı: The Dangerous Game of the Feeding Interval Obsession
Yazar: Emma Pickett, IBCLC
Çeviri: Can Uçkan Yüksel
Düzeltmeler: Sevcan Kılıç Bilgin, Gizem Topalcı
Yazarın izniyle çevrilmiştir.
Bir şekilde, bir yerlerde, yeni anneler bebeğin emmeyi bırakmasıyla
tekrar emmeye başlaması arasında geçen süreyi çok ama çok önemsiyorlar,
neredeyse günde 24 saat.
Hatta bu süre tüm mantık ve nedenselliğin ötesinde bir önem taşıyor
gibi. Bu sihirli sayıyı – 90 dakika, 2 saat, 3 saat – bir çeşit kutsal bir
ölçüymüş gibi görüyorlar.
Ve bu maalesef boş bir inanç.
Evlerinde yeni doğmuş muhteşem bebekleriyle sevgiyle haşır neşir olmuş,
rahat bir şekilde oturan anneler var. DVD çalarda bir CD, elinde bir bardak
çay, bir arkadaşıyla telefon konuşmasını yeni bitirmiş. Emzirme iyi gidiyor,
kilo alımı çok iyi, bebek mutlu. Ama bebek 1,5 saat yerine 40 dakika sonra
açlık işaretleri göstermeye başlayınca kalpleri sıkışır ve temelde bir şeyleri
yanlış yaptıkları hissine kapılırlar. Bir şeyi “doğru yapmıyorlar” çünkü
arkadaşlarının bebeği emmeden daha uzun
süre durabiliyor. Şüphelenmeler burada başlıyor.
Yetişkinler olarak bir bardak çay alırız ya da bir bardak su, bir tatlı,
bir atıştırmalık. Kendi açlık sinyallerimize cevap veririz ve bunu günün
saatine, sıcaklığına, hislerimize, enerji seviyemize göre esnek biçimde
yaparız. Bir çoğumuz yatağa bir bardak suyla gider ya da çoğu günü bir yudum
suyla kapatabiliriz. Ben hiç saatine bakıp da “bir sonraki yudumuma 30 dakika
kaldı, henüz değil” diyen bir yetişkin tanımıyorum! Fakat minicik yenidoğan
bebeklerden bu sonradan kazanılan yapay zaman algısıyla yönetilmelerini
bekliyoruz.
Geçenlerde bebeğinin beslenme rutininden son derece mutlu bir “yeni
anne” ile tanıştım. Bebeğinin emzirme aralıklarını açmaya başlamasının gerekip
gerekmediğini - çünkü yapılması gerekenin bu olduğunu düşünüyordu - merak
ediyordu ve ona bunun gerekli olmadığını söylediğimde oldukları gibi devam etmekten
çok mutlu olacağını söyledi.
Peki bu fikirler nereden geliyor? Herhangi bir emzirme eğitimi olan
birinden, profesyonel emzirme danışmanlarının olduğu doğum öncesi
eğitimlerinden ya da emzirmeyi destekleyen kişilerce yazılmış kitaplardan
gelmiyor.Bunlar popüler bebek bakım kitaplarından, akrabalardan ve çevreden
geliyor.
Bunlar emzirmenin biyolojisi ve anne sütü üretimi ile ilgili temel
yanlış bilgi ve yanlış algılardan kaynaklanıyor. Bunlar, genellikle 20.yy
ortasından kalma mama ile besleme ve sözde bilimsel normlardan doğuyor . Ve bu
inanılmaz derecede tehlikeli.
Hala, emzirmesine rağmen 3 saat yerine 4 saatte bir emzirildiğinde
bebeğin daha çok süt alacağına inanan insanlar var. Hala, memelerin tekrar
dolmasını sağlamak için bebeği bir süre bekletmesini düşünen insanlar var. Eğer
bebek sadece 1 saat sonra tekrar meme istiyorsa bunun bebekte bir probleme ya
da annenin sütünün yetersizliğine işaret olduğuna inananlar var.
Süt üretiminin nasıl işlediği hakkındaki temel mesajların bu bilgiye
ihtiyacı olanlara nasıl ulaşmadığı hem çok ürkütücü hem de son derece sinir bozucu.
Peki, normali nedir? Evet, ne kadar zamanınız var? Çünkü pek çok “normal” var. Bir yenidoğan 24 saat içinde 8
ila 12 kere beslenmelidir. Bu da bazılarının 3 saatlik aralarla beslenirken
bazılarının iki saatte bir meme
isteyeceği anlamına gelir. Bazı bebekler her saatte bir 10 dakika beslenmek
isteyebilir. Bazıları iki saatte bir 10 dakika emebilirler. Bazıları 2 saatte
bir 40 dakika süreyle emebilirler. Yenidoğanlar günün bazı periyotlarında
genellikle beslenmelerini sıklaştırırlar. Küme beslenmesi ve memeden beş dakikadan fazla uzak
kaldıklarında mutsuz olurlar. Bu sıklaştırılmış emme süreci tüm gece boyu
sürebilir.
Ulusal Yardım Hattına en sık gelen çağrılardan biri şu şekildedir: “Bebeğim geceleri uyurdu ve şimdi 3-4 saattir uyanık. Onu tek
sakinleştiren şey meme gibi gözüküyor. O
kadar uzun zamandır memede ki sanki yeterince sütüm yokmuş gibi hissediyorum. Gerçekten, başka bir nedeni olamaz.’’ Bebek
bir memeden diğer memeye geçerken yüksek yağ oranı içeren sütten az miktarlarda
aldıkça uzun bir günün yorgunluğunu atıyor, ne yaptığını gayet iyi biliyor.
Ve bir süre sonra bebeğin kalıpları tekrar değişecek. Bazı bebekler
aylar geçtikçe emzirme aralıklarını arttırır. Ama hepsi değil!
Bebek bakım kitaplarının en popülerlerinden birinde, büyüme ataklarında
sık emzirmenin ara sıra kabullenilebilir olmakla birlikte emzirmeler arasındaki
sürenin çok önemli olduğu yönünde güçlü bir yönlendirme bulunmaktadır. 3 aylık
bir bebek 3 saatlik aralıklarla emiyor olabilir ancak bu aralık 4.ayda
artmıyorsa!-Aman Allah’ım!- Aynı yazar annenin bir pompa yardımıyla süt
üretiminin verimini ölçebileceğini savunuyor. Pompa yardımıyla süt sağımı
yapmasının sonucunda çıkan miktarla bir bebeğin beslenmesi esnasında -tamamen
farklı bir yöntemle- emerek çıkardığı süt miktarının eşit olacağına inanmakta.
Bu kadının emzirme hakkında bilmedikleri bir ansiklopediyi doldurmaya yetiyor !
Bu uzayan aralıkların “daha iyi” ve “doğru” olduğu mesajında özellikle
tehlikeli bulduğum: yeni annelerin hiç bir doğrulaması olmadan süt
üretimlerinden şüphe duymalarına yol açmasıdır. Bu yazarla ilgili Mesaj Panolarından bildiğim kadarıyla
pek çok anne bu sihirli sayılara ulaşmak için mama desteğine başvuruyor.
Neden?
Bir bebek bakım kitabındaki doğru olmayan bilgiler yüzünden bebekler
artık sadece emzirilmiyor ve ebeveynler Sağlık Bakanlığının önerilerini
dinlemiyorlar.
Bazı aileler birçok karmaşık neden yüzünden mama vermeyi seçiyor;
bazıları mutlu bir şekilde bazıları ise çok perişan bir halde bunu yapıyor.
Fakat sadece bir kitapta okunan bir yalan yüzünden bunun yapılması bana çok
trajik geliyor.
Memeler üzerine bilgilerimiz son 20 yıl içinde çok değişti. Bu konudaki
önde gelen çalışmaların birçoğunu Avustralyalı bilim insanları Prof. Peter
Hartmann, Dr. Donna Geddes, Steven Daly
ve ekipleri oluşturdular.
Pek çok kadının yaklaşık aynı sayıda süt kanalı olduğunu düşünüyorduk,
fakat ultrasonla yapılan araştırmalar gösteriyor ki düşünülenden daha az süt kanalı var ve
kişiler arasındaki değişkenlik oldukça fazla. Bir kadının mem ucunda 4 kanal
bulunurken bir diğerinde 18 bulunabiliyor.
Ancak burada konuşmamız gereken memenin depolama kapasitesi hakkındaki
bulgular. Bebek emzirilirken bir miktar
süt emzirme anında üretilmekte, bir miktarı da emzirme aralıklarında memelerde
biriken sütten kullanılmaktadır.
Ultrason verileri göstermektedir ki annenin depolama kapasitesi meme
boyutuna göre tahmin edilememekte ve
meme boyutunun sadece grandular dokudan ibaret olmadığı aşikardır. Memenin depolama
kapasitesindeki farklılık çok geniş bir yelpazede. Bir anne meme başına
yaklaşık 75 ml depolarken, bir başka anne 590 ml’den fazla depolamıştır ve
burada gerçekten bir yazım hatası yok!
Memesi daha az depolama kapasitesine sahip olan kadınlar 24 saat
boyunca sağlıklı bir şekilde süt üretebilir ve bebeklerinin kilo alımı da
normal olur. Ancak buradaki sağlıklı süt üretimine ulaşmak için bu annelerin
bebeklerinin daha sık emzirilmeye ihtiyaçları vardır.
Bu annenin süt üretimi problemi mi var?
Hayır, yok.
Bu annenin bebeği ilk aylarda
günde 2 saatte bir ya da daha sık beslenmeye devam eder, belli zamanlarda
emmeyi sıklaştırma ihtiyacı duyar, belki geceleri birkaç kez aç olarak uyanmaya
devam eder. Başka bebekler 24 saatlik periyotta daha uzun aralıklarla beslenme
rutinine geçmiş olabilirler ancak bu toplamda daha çok anne sütü aldıkları
anlamına gelmez.
Memeler dolduğunda süt üretimi yavaşlar. Memeler boşaldığında daha çok
süt üretiriz. Bebekler daha boş memelerden daha sık emzirildiği takdirde yağ
oranı yüksek süt alırlar. Sık emzirmenin bir değeri vardır. Ve bazı memelilerde
%40lara çıkan yağ oranının insan sütünde %3-5 civarında olduğu düşünüldüğünde
daha sık emzirmemiz gereken bir tür olduğumuz açıktır.
Depolama kapasitesi daha az memelere sahip bir annenin bu bebek bakım
kitabına sahip olduğunu hayal edelim. Bebeği 2 saatte bir emmek istedikçe
strese girecektir. Hatta bebeğinin bu şekilde daha çok süt alacağı yanlış
inancıyla emzirme aralıklarını arttırmaya çalışmış veya arttırmış olabilir.
Böyle yaparak memeleri daha uzun süre tam dolu kapasitede bekletilmiş, süt
üretimi yavaşlamış ve memelere süt üretimini azaltma mesajı gönderilmiştir.
Bu beslenme aralıklarını uzatma girişimiyle ona önerileni yapan anne
aslında 24 saat toplamındaki süt üretim miktarını azaltarak gerçekte zarar
görüyor.
Peki, arkadaşları gibi emzirme aralığını hiç arttıramayan bu anneye ne
önermeliyiz?
Öncelikle bebeğinin verdiği ipuçlarını cevapladığı için onu tebrik
etmeliyiz. Neyseki erkenden bir rutin uygulamasını dayatmaya uğraşmaması
gerektiğini biliyor ve bu nedenle süt üretimi maksimum kapasitede. Emzirmenin
iyi gidip gitmediğini kontrol edelim: Beslenmeler rahat geçiyor, bebek
beslendiği sürelerde mutlu ve sakin mi ( bu 3 yerine 1 saat ve daha az
olabilir, fark etmez), bebeğin memeyi tutması
ve emzirme pozisyonu maksimum verimlilikte mi? Eğer tüm bunlar oluyor ve
tek sıkıntısı mucizevi beslenme aralığına ulaşamamaksa, süt üretimi ile ilgili
olabildiğince bilgili olduğu konusunda onun içini rahatlatmalıyız. Düşük
depolama kapasiteli memelere sahip bir anne olabileceği ve bu nedenle
bebeğinin alacağı süt miktarını en
yüksek seviyede tutabilmek için 24 saat içinde daha sık emzirmesi gerektiğini
ve bu konuda yapabileceği hiç bir şey olmadığını belirtmeliyiz. Bundan sonra
olacak şey kabullenmek ve alınan tavrı desteklemektir.
Annemiz, bebeğinin emzirmenin tüm faydalarını görebilmesi için ideal
olarak 6 ay kadar bu şekilde devam etmelidir. Ev dışında emzirirken daha çok
desteğe ihtiyacı olabilir; belki sling içinde emzirmeyi, farklı ortamlarda
farklı pozisyonlarda emzirmeyi öğrenmek gibi. Geceleri uzun aralıklarla
beslenen bebeğe sahip annelerden daha sık uyandığı için belki bebeğiyle aynı
yatakta yatmanın güvenliği konusunda desteğe ihtiyacı olabilir.
Bu sadece aylarla ifade edilebilecek bir zaman problemi. Temeller
oluştuktan sonra, kalıplar değişecektir.
Birkaç ay için nelere katlanabileceğimiz çok şaşırtıcıdır. Buzdolabımızda bu
süreden daha yaşlı turşularımız vardır, hatta bu kadar süre dayanabilen diş
fırçalarımız olabilir. Erişkinlerin zaman algısında bu süreç göz açıp kapamak
gibidir.
Bu annelere yaramayacak tek şey bebeklerinin emme aralığını birazcık
daha arttırmaları gerektiği mesajını vermektir. 15 dakika daha ağlamasına izin
verip, mucizevi şekilde daha çok süt alacağını ve hayatlarının değişeceğini
söylemektir. İşte bilim tam olarak her kadın için aynı şey olmadığını söyler.
Aslında, ben bu yazıda kendimden bahsediyorum. 6 ayın altındayken
çocuklarım gündüz asla 2 saat aralığını aşmadılar, gece de bundan daha farklı değildi.
Kırmızı kaplı kayıt defterime göre ilk 3 ay her 90 dakikada bir emziriyordum.
Böylece bebeğimi üzerimde taşırken emzirmeyi öğrendim. Arkadaş çevresinde
arkadaşlarla gezintilere çıktım ve evde arkadaşlarımla buluştum. -Şu anda zerre
kadar şüphem kalmayan - birlikte uyumak üzerine okumalar yaptım ve birlikte
uyumak durumumu kurtardı. Ve şükürler olsun ki herhangi bir şeyin ”yanlış”
olduğunu asla düşünmedim. Sadece vücuduma güvendim. Bebeğime güvendim ve
birlikte iyi bir takım olduk. Evde koltuğa oturup sıkça emzirdim, televizyon dizilerimle –kimi zaman sağlıklı
ve kimi zaman pek de sağlıklı olmayan- atıştırmalıklarımın keyfini çıkardım ve
bu sorun değildi. Bu durum çok da uzun sürmedi. Ama uzun süreli emzirmenin
faydalarının çok daha uzun süreli olacağı kesin.
Nasıl anne olacağımı neden bir saat söylesin ki? Onun yerine bebeğime
ilgi göstermeyi yeğlerim.
Kaynaklar:
Anatomy of the lactating human breast redefinedwith ultrasound imaging.
DT Ramsay, JC Kent, RA Hartmann, and PE Hartman. 2005.J Anat. 2005 Jun; 206(6): 525–534.
The Magic Number and Long Term Milk Production
by Nancy Mohrbacher in Clinical Lactation, vol. 2, March 2011
DT Ramsay, JC Kent, RA Hartmann, and PE Hartman. 2005.J Anat. 2005 Jun; 206(6): 525–534.
The Magic Number and Long Term Milk Production
by Nancy Mohrbacher in Clinical Lactation, vol. 2, March 2011
Computerized breastmeasurement from conception to weaning: clinical implications. Cregan MD , Hartmann PE
Department of
Biochemistry, University of Western Australia, Nedlands, Australia.
Journal of Human Lactation : Official Journal of
International Lactation Consultant Association [1999, 15(2):89-96]